Makaleler

Şaşılacak Şeyin Doğrusu

Son zamanlarda dijital yerli, dijital göçmen gibi ifadeler günlük hayatımıza girdi ya, ben de bu kavramları kafamda netleştirmek için kendi çocuğum üzerinde birtakım deneyler yapmaya kalkıştım.
Açtım Google Earth programını, bizim evin uydu fotoğraflarını gösterdim oğluma. “Bak, bu bizim evimiz. Bu da önümüzdeki boş arsa. Bu görüntüler uzaydaki uydudan..” falan diye heyecanla anlattım. Hiçbir şaşırma belirtisi göstermedi.
İşte çocuğumun dijital yerli olduğunun ilk belirtileri…
Sonra deneyin dozunu biraz artırıp, “Bak şimdi oğlum, şuraya basınca uydudaki kamera bizim evin içini, bizi gösterecek” dedim.
“Haydi bassana baba!” dedi.
“Oğlum, hiç şaşırmadın mı? Uydudaki kamera bizim evin içini gösterecek ya!” dedim. Cevap vermeden uzanıp gösterdiğim linke basmaya çalıştı.
“Çocuk işte!” dedim içimden. “Ne anlasın teknolojiden!” Sonra şaka yaptığımı, böyle bir şeyin henüz mümkün olmadığını falan açıklamaya çalıştım.



Bu deneyden birkaç gün sonra, uyku öncesi kitap okuma seansında; tam, parmak çocuk, devin tepesine kaynar suyu dökecekken oğlum, “Baba, dünya boşlukta nasıl duruyor ya?“ diye soruverdi.
Uykulu bir şekilde, “Duruyor işte oğlum, ne demek nasıl duruyor?” dedim.
“Ya baba, sen de uzaydan evi görmemize şaşırıyorsun. En süper şeylere şaşırmıyorsun!” dedi oğlum birden. İçimden, “Waow, çok sert!” deyip dışımdan, “Ooo, saat 10 olmuş, haydi hemen uyuyorsun!”“deyip mutfağa doğru yollandım.
Vay be! Haklı mıydı acaba velet? Gerçekten asıl şaşılacak şeylere şaşırmıyor muydum?
Çocuğun o zamana kadar, bazen insanı fıtık eden sorularını düşündüm. Yağmur nasıl yağıyor, gemi niye batmıyor, nasıl rüya görüyoruz vs. Sonra da verdiğim cevaplar geldi aklıma. Bu konulara acayip hâkimim ya, “çocuk işte” deyip yüzeysel açıklamalarla geçiştirdiğimi fark ettim. Hâlbuki çocuk, asıl tefekkür edilmesi gereken şeyleri soruyormuş hep.
Bir yanda dünyanın dönmesine, uzaya, yerçekimine, yağmurun yağışına, ağaca, ota, böceğe şaşıran ve hayran olan 5 yaşındaki oğlum…
Bir yanda da iPad’in dokunmatik ekranına şaşıran, LED TV’nin görüntü kalitesine hayran olan, merdiven çıkan robotu ağzı açık seyreden ben…
Kim daha yüzeyde, kim daha derin, artık siz karar verin.
Haftaya oğluma, “Ben bu hafta sonu evde değilim. Ay’a gidiyorum” diyeceğim. Eğer yine şaşırmayıp, “Ben de geleceğim” diye tutturursa bu deneylere bir son vereceğim.
Sonra da, acaba “en süper” olan şey Ay’a gitmek mi, yoksa Ay’ın kendisi mi, buna bir cevap bulmaya çalışacağım.
M. Salih UYAN

Mehmet Ali Doğan